Yalçın köşesinde şunları yazdı:
Anadolu’dan gelen saf köylülere Galata Köprüsü’nü satan dolandırıcılar hükümdarı Sülün Osman’ın ruhu, mutfakta hortladı… İstanbullu batık tekstilci Cengiz Niyetli, İtalyan şef Geovani Polloina kılığında gastronomi dünyasını altı yıl dolandırdı.
Cengiz Niyetli altı yıl boyunca kendisini Geovani Polloina diye tanıtmayı başardı.
Orta yaşlı, kızıla çalan sakallı İtalyan şef kusursuz Türkçe konuşuyordu. Nasılsa argomuzdan da anlıyor, latifelerimize reaksiyon veriyordu. Ayaküstü birkaç dakikalık sohbetin akabinde arkadaşımı yalnız yakaladım, “Aman dikkat… Bu adam üçkâğıtçıya benziyor. Büyük ihtimalle Türk. Dilersen ‘İnsan kaynakları mukavele hazırlamak için kimlik fotokopini istiyor’ de, göndermez ise de hiç bulaşma” dedim. Gece meskene dönünce de “şef”in çok tanınan olan instagram sayfasını inceledim. “Bugün tiramisu yaptım, şahane oldu” diye koyduğu fotoğraflar, Google taramasında en sonlarda çıkan fotoğrafların kırpılmış haliydi. Pizza fotoğrafları da internetten alınmıştı, her nasılsa hepsini de şefin kendisi yapmıştı. Gece yarısı arkadaşıma ileti attım, bir kere daha uyardım.
Cengiz Niyetli 2018’de Geovani ismiyle bir de restoran açmıştı.
2017’deki bu tanışmanın akabinde Geovani’nin ismini sıkça duymaya başladım. Danışmanlık yapacak öteki restoranlar buldu, özel davetler, ziyafetler, atölye çalışmaları düzenledi, şöhreti arttıkça arttı. Sempatik kişiliğinin de tesiriyle aktiflikleri dolup taşıyordu. Urla’da enginar şenliği mi var, belediye afişler bastırıp gelişini müjdeliyordu. Önde gelen gurmelerin toplandığı Chaine des Rotisseurs Derneği bir ziyafet mi düzenleyecekti? Geovani vazifeye hazırdı. Bir otel İtalyan haftası mı yapacaktı? Çabucak Geovani el atıyordu. Bir gün Alaçatı’da ise bir öbür gün İstanbul’daydı, Bursa’ya, Antalya’ya, Mersin’e, Adana’ya bile uzanıyordu. Ta ki, terkettiği sevgilisi Nazlı Yorgancıoğlu tarafından “deşifre” edilene kadar…
Şef Geovani, şenliklerin aranan aşçısıydı.
Geovani Polloina, aslında İstanbullu Cengiz Düşünceli’ydi ve başına gelen büyük bir kazanın akabinde kendine yeni bir kimlik uydurarak yeni bir hayata başlamıştı…
Cengiz Niyetli Şef Geovani’ye dönüşmeden kısa bir mühlet evvel tutkunu olduğu yatlarla ilgili bir fuarda…
YAT KAZASINDA VEFATTAN DÖNDÜ
2008 Ağustos’unda Bodrum-Turgutreis’te yapılan Shop & Miles Cup yat yarışında iki tekne çarpışmanın eşiğinden dönmüş, Goblin teknesindeki Cengiz Fikirli boynuna halat dolanması sonucu ağır yaralanmıştı. Yüzde 45 yaşama talihi verilse de üç ay süren ağır tedavilerden sonra ayağa kalkmış ve hayata kaldığı yerden devam etmişti. Üniversitede işletme okuyan Fikirli firması batmış eski bir tekstilciydi, Zeytinburnu’ndaki şirketi iflas edince Etiler’de L’Artisan Bakery isimli bir fırın açmıştı. Eşi ve iki çocuğunun da moral takviyesi ile bu darbeyi de kısa müddette atlattı. Güzelleşince yaşadıklarını Hürriyet Pazar’a anlatmış, sonraki yılki Boat Show’da fuarın catering hizmetlerini üstlenip yine yatçılık topluluğuna, bu defa farklı bir taraftan dönmüştü. Yatçıların internet siteleri durumu alkışlıyor, “Zor günlerini geride bırakan Cengiz Düşünceli’yi Avrasya Boat Show’da elinde kurabiye tepsileriyle görmek memnunluk verici” diye yazıyordu. Niyetli de, “Kafamda daima eşim ve çocuklarım için hayata geri dönme isteği vardı. Parmağımı bile oynatamadığım günlerde, yatağımda yatarken dükkânı ve pişireceğim pastalarıma nasıl tatlar katacağımı düşünüyordum. Sanırım beni bu günlere bu tutku getirdi” diyordu.
Batık tekstilci Cengiz Fikirli 2008’de büyük bir yat kazası geçirmiş, akabinde TV’lerde röportajlar vermişti.
Derken ortaya birkaç yıl girdi ve Cengiz Niyetli, şef Geovani Pollonia olarak ortaya çıktı… Sakal bırakmış, saçlarını geriye tarayıp kalın da bir gözlük takarak bir akademisyen edasına bürünmüştü. Türkçeyi sonradan öğrenmiş izlenimini vermek için genizden gelen bir sesle ağır ağır konuşuyordu. Soranlara, “Babam Türk, annem İtalyan. İngiltere’de büyüdüğüm için İtalyancam da biraz azdır” diyordu. Aktiflik duyurularında biyografisini şöyle yazdırıyordu:
“Şef Geovani İtalya’da başlayan tahsilini tamamlamak için İngiltere’ye gittir. Aşçılık mesleği ile üniversite yıllarında tanıştı, bir yandan okurken, başka yandan da bir İtalyan restoranında çalıştı. İktisat kısmından mezun olduktan sonra da çalışmaya devam etti ve bu restoranda şef oldu. İngiltere’de çalıştığı 30 yıl içinde çeşitli restoranlara menü danışmanlığı yaptı, restoran ve mutfak şefliklerinde bulundu. Üç sefer mahallî ve bölgesel şeflik mükafatları aldı. 4 yıl evvel İstanbul’da danışmanlık yapmaya başladı.”
Cengiz Fikirli İtalyan imajını pekiştirmek için koluna İtalyanca dövme bile yaptırmıştı.
ESKİ SEVGİLİSİ İFŞA ETTİ
Cengiz Niyetli bu tehlikeli oyunu geçtiğimiz aya kadar sürdürdü. Ve bir akşam, tüm foyası meydana çıktı. Eski sevgilisi, İzmirli işkadını Nazlı Yorgancıoğlu artık dayanamadı ve birkaç yıldır gizlediği sırrı, son aylarda Düşünceli’yle yemek aktiflikleri düzenleyen Likya Şarapları’nın sahiplerinden Doruk Özkan’la paylaştı. Yorgancıoğlu, serüvenini şöyle anlattı:
“Cengiz’le 2017’de İzmir Mavibahçe’deki Fratelli di Buffala restoranının şefi iken tanıştım. İtalyancam olduğu ve Floransa’da uzun mühlet kaldığım için İtalyanca sohbet etmeyi özlüyordum. Ben İtalyanca konuştukça o Türkçe yanıt veriyor ve herkese anlattığı hayat öyküsünü anlatıyordu. Yakınlaştık, 1.5 sene kadar erkek arkadaşım oldu. Son aylarda benim tuttuğum bir konutta birlikte yaşadık. Lakin giderek gariplikler sezmeye başladım. Türk TV’lerini izliyor, Türk gazetelerini okuyordu. Ailesiyle ilgili ne sorulsa ‘Kendimden bahsetmeyi sevmem’ diyordu. Bu ortada yemekleri de bir İtalyan şefin kalitesinde değildi. Yalnızca tiramisu ve Napoli pizzasında başarılıydı. Derken üniversitemizin mezunlar derneği yemeğinde İstanbul’dan gelen bir arkadaşım, ‘Senin arkadaşın Cengiz isimli bir Türk’ diye beni uyardı ve eski görüntülerini gösterdi. Konutta gece cüzdanını karıştırınca, gerçek kimliğini buldum. Sıkıştırınca itiraf etti fakat ‘Çocuklarıma para gönderip onları okutuyorum, beni deşifre etme’ dedi. Meğerse eski bir batık tekstilciymiş. Kendisinden ayrıldım ve 4 sene ruhsal tedavi gördüm. Bu Nisan’da Bodrum’daki bir şarap şenliğinde karşılaşınca ve çok sevdiğim Doruk’u da aldattığını fark edince, Doruk’a her şeyi anlattım…”
Tapas geceleri bile onsuz olmuyordu.
Türkiye’nin son yıllardaki en tanınan “İtalyan” şefi Geovani Polloina’nın hikayesi bu türlü noktalandı. Söyleşide de okuyacağınız üzere, Cengiz Niyetli de durumunu itiraf etti, toplumsal medya hesaplarını da kapatıp ortadan kaybolmayı seçti.
Bundan sonra ne mi olacak? Kendisine İtalyan süsü vererek yüksek fiyatlar aldığı otel ve restoranlar, muhtemelen “Bizden değil Allah’ından bulsun” diyerek fazla üzerinde durmayacaklar, onunla tanışanlar da büyük ihtimalle gülümseyerek hatırlayacaklar. Cengiz Fikirli de yeniden büyük ihtimalle birkaç yıl sonra “Geovani Cengiz… Bana gastronomi dünyasında bu türlü derler. İtalya’da uzun mühlet kaldım, mutfağında uzmanlaştım” diye ortaya çıkacak.
Yıllar evvel İstanbul’un birinci çağdaş İtalyan restoranı Ataköy’deki La Toretta açılışını yapan İtalyan şefi Mario’yu geri göndermiş, yerine gelen Bolulu aşçı Mario’dan daha düzgün yemeklerle restoranı şahlandırmıştı. Birgün gittiğimde Bolulu’nun da gönderildiğini, onun yerine titrek bir yaşlı İtalyan şefin geldiğini gördüm. Meslek hayatının sonlarındaki aşçı tembeldi, yemekler de biraz vasatlaşmıştı. Restoranın sahibi dostum Teoman Hünal’a “Niye bu türlü yaptın?” diye sorduğumda , “Şefin Bolulu olduğunu öğrenenler, ‘Bu yemek Milano’da bu türlü yapılmaz” üzere ukalâlıklar yapıp duruyorlardı. Artık yemeklere itiraz gelirse ‘Piero’yu çağırayım, lütfen ona da söyleyin’ diyorum, çabucak geri adım atıyorlar” yanıtını vermişti.
Bizde bu türlü yabancı hayranlığı sürdükçe, tıpkı yemeği yapan İtalyan Antonio, Bolulu Ayhan ustanın iki katı maaş aldıkça, mutfaklarda yeni Sülün Osman’ların türemesi eminim sürpriz olmayacak.