Neşet Ertaş’ın, “Anne-baba başka kardeşim” diye hitap ettiği Gazi Üniversitesi öğretim vazifelisi, müzisyen, muharrir, şair Bayram Bilge Tokel, davalık olan sinema süreciyle ilgili yeni açıklama yaptı.
Ayla ve Naim üzere sinemaların imalcisi Mustafa Uslu, Neşet Ertaş’ın hayatını filmleştirmek istemiş, Ertaş’ın ailesi ve Tokel bu projeye karşı çıkmıştı. Tokel, geçtiğimiz yıl yaptığı açıklamada, Neşet Ertaş’ın hayatı boyunca bu türlü bir projeye sıcak bakmadığını belirtmişti.
Ertaş’ın, “Hayatımla ilgili bir sinema yapılmasını istemem” diyerek ailesine vasiyet bıraktığını anlatan Tokel, “Vasiyete hıyanet kimsenin hakkı değil. Büyük bir halk ozanının vasiyetini yok saymaya paha mi? Son kelamı umarım hukuk söyleyecek” açıklamasını yapmıştı.
Geçtiğimiz günlerde, üretimci Mustafa Uslu’nun bir YouTube programında kendisini maksat alan sözler kullandığını belirten Tokel, “Gerçekleri vicdanlara emanet etmek istiyorum” diyerek şu açıklamayı yaptı:
“Film imalcisi kişinin şahsımla ilgili söylediklerinin tamamı palavra ve iftiradan ibarettir. Olay, geçen yılki açıklamamda da açıkça söz ettiğim üzere motamot şöyle cereyan etmiştir: Hem şahsen kendisi arayarak, hem de sineması yönetecek olan sanatçı Özhan Eren’i devreye sokarak benimle görüşmek için rica minnet beni İstanbul’a davet etmiştir. THY’nin RUF8EG PNR No’lu tıpkı gün gidiş dönüşü olan 10 Nisan 2019 tarihli bileti kendisi aldırmış ve şirketin aracıyla havaalanından transferimi sağlamıştır. Üçlü görüşmede benim yazdığım Neşet Ertaş kitabını kendisinin ve senaryo takımının çok beğendiğini söyleyerek telif hakkını satın almak istemiştir. Ayrıyeten Kalan Müzik’ten Neşet Ertaş’ın yapıtlarının telif hakkının kendisine periyodu karşılığında ne istenirse vermeye hazır olduğunu söylemiştir. Neşet Ertaş’ın Türkiye’ye gelmesindeki rolüm, kendisiyle yakınlığım ve hakkındaki çalışmalarım nedeniyle Usta’nın hayatında değerli bir yerimin olduğunu vurgulayarak sinemada kesinlikle benim de bizatihi oyuncu olarak rol almamın çok değerli olduğunu ısrarla belirtmiştir.
Bütün bu söylediklerime, çok sevilen Kara Tren türküsünün bestekarı ve benimle birebir münasebetlerle projede yer almaktan vaz geçen bedelli sanatçı Özhan Eren de direkt şahittir. Gerçek bu türlü iken, benim görüşmek için iki üç defa ayağına geldiğimi ve hatta kendisiyle pazarlık yaptığımı söylemek yalancılığın ve ahlaksızlığın tepesidir.
“NEŞET ERTAŞ’IN VE AİLESİNİN İSTEMEDİĞİ BU İŞİ YAPMAK AHLAKİ OLMAZ”
En başta, Neşet Ertaş’ın kendi sinemasının çekilmesini istemediğini, bunu gerek Bozkırın Tezenesi gerekse Garip belgeselinin çekim sürecinde çok sefer söz ettiğini, bilhassa ailenin isteği olmadan bu işi yapmanın katiyetle ahlaki olmayacağını sayısız sefer söz ettim. Bütün bunlara karşın yeniden de bu husustaki son kararın ailesine ilişkin olduğu kanısıyla aile ismine Hüseyin Ertaş ile görüştüm ve ailesine vasiyetinin olduğunu öğrendim. Üretimciyi birinci ve son kere telefonla kendim arayarak o andan itibaren benim için sinema konusunun kapandığını söyledim. Gerçek budur, gerisi kurgu, palavra ve iftiradır.
Kendisine dikte edildiği çok açık olan palavraları söyleme vazifesi dışında hangi sıfatla ve hangi yeteneğiyle programa katıldığı bilinmeyen Berat ismindeki şahıs ve ayrıyeten moderatör rolündeki müfteri ile de tıpkı formda hukuk önünde hesaplaşacağım.
Neşet Ertaş’ın doruğa taşıdığı ‘Türkü Bayrağı’nı gönüllerinde dalgalandıran halkımıza ve kamuoyuna hürmetle arz ederim.”