Hatay Eğitim ve Araştırma Hastanesi, kentte en çağdaş ve en yeni sıhhat kuruluşu olmasına karşın sarsıntıda ağır hasar gördü.
Duvarları çatladı.
Zemini göçtü.
Asma tavanı çöktü.
Elektrikler kesildiği, jeneratörler devreye girmediği ve oksijen sistemi patladığı için ağır bakımda tedavi gören, bebek ve çocukların da olduğu en az 80 hasta can verdi.
2013 yılında inşa edilen ve 2016’da açılan hastane sapasağlam olması gerekirken, mezarlığa döndü.
Çünkü…
Göl havzasına ve fay sınırına yapıldı
Hastanenin üretimi için birinci olarak Günyazı’da adliye binasının gerisindeki arazi düşünüldü. 2010’da plan değiştirilerek, Güzelburç Mahallesi tercih edildi.
Ancak burası Amik Gölü havzasındaydı.
Sulak topraktı.
Altından fay çizgisi geçiyordu.
İddialara nazaran Güngörler diye bilinen varlıklı ve iktidara yakın ailenin bölgede kurduğu otel, uydu kent ve AVM’ye yakın olsun diye hastane bu bölgeye taşındı. Dönemin Adalet Bakanı ve Hatay Milletvekili Sadullah Ergin’in değişiklikte tesirli olduğu ileri sürülüyor. Ergin, suçlamayı reddediyor.
Korkunç ihmal: Güç hattını su basıyor
Sağlık Bakanlığı 2011’de inceleme yaptı. Ve müteahhit kuruluş olan TOKİ’ye yazdığı yazıda, “Zeminin sağlam olmadığı, düşük kotta yer aldığı için kışın 1-1,5 metre su birikintisinin oluştuğu, su baskınına karşı yer katın iki metre yükseltilmesi gerektiği” söz edildi.
Uyarıya kulak asılmadı.
Bakanlık hastaneyi teslim aldıktan sonra 6 Ekim 2016’da, bus-bar denilen, elektrik gücünün dağıtımı sisteminde arıza meydana geldi. Bus-bar’da projelendirme yanılgısı yapıldığı fark edildi.
Şöyle ki:
Elektrik trafosu ve jeneratör bahçede tek katlı odada yer alıyor. Güç sınırı, odadan hastaneye yer altından gidiyor.
Hastanenin inşasında su baskınından dolayı eksi ikinci kat iptal edilirken, güç çizgisi yer altında unutuldu. Baskına karşı galeride izolasyon yapılmadı. Her yağmurda tüneli su basıyor, elektrik kesiliyor ve patlama meydana geliyor.
Hatay İl Sağlık Müdürlüğü, TOKİ’den tedbir alınmasını istedi. TOKİ de alt patronu olan Altındağ İnşaat’a bildirdi. Firma, galerideki suyu tahliye için dalgıç pompası yerleştirdi. Halbuki pompanın çalışması için de elektrik gerekiyor!
İl Sağlık Müdürlüğü bu yüzden 2017’de Altındağ İnşaat’a dava açtı.
Yine çözüm sağlanamadı.
‘Çok riskli’
Sağlık Müdürlüğü, Şubat 2019’da TOKİ’ye yazarak, “Bus-bar galerisinin su yalıtımının düzgün yapılmadığını, arıza yaşandığını, su dolması sonucu bus-bar’ın kısa devre yaparak patlamaya sebep olacağını” bildirdi. “Su yalıtımının sağlanması yahut acilen alternatif tahlil üretilmesini” istedi.
TOKİ, Mart 2019’da verdiği karşılıkta, “Galerinin projeye uygun yapıldığını ve su basma riskine rağmen tedbir alındığını” bildirdi. Tedbir dediği, dalgıç pompasıydı. Yazının devamında, “Sistem değiştirilmesi isteniyorsa gerekli değişikliklerin Sıhhat Bakanlığınca yapılması gerekmektedir” dedi.
TOKİ, Nisan 2019’da verdiği bir öbür karşılığında, Hatay Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin Hatay Vilayet Sıhhat Müdürlüğü’ne gönderdiği yazışmaya yer verdi. Bu yazışmada, bus-bar’ın çok büyük risk oluşturduğu belirtiliyor.
Yazı şöyle:
“Hastanemizin bulunduğu bölgenin fiziki, coğrafik ve iklim kaideleri göz önünde bulundurulduğunda bus-bar sisteminin çok büyük risk oluşturduğu, bu sebeple Sağlık Bakanlığı ve TEDAŞ tarafından onaylanmış alternatif güç sınırı yapılabilmesi için çalışmaların başlatılması…”
TOKİ, yazışmayı destek göstererek topu Sıhhat Bakanlığı’na attı. Bakanlığın projelendirme kusurunu gidermediği tez ediliyor.
En az 80 can
Haklı olarak soracaksınız: Bu ihmalin sarsıntıya tesiri oldu mu?
Evet, oldu.
İddiaya nazaran güç çizgisi hasar gördüğü için elektrik kesildi.
Depreme sağlam olması gereken trafodaki panolar devrilince jeneratör devreye girmedi. Kesintisiz güç kaynağı birkaç saatte tükendiğinden oksijen akışı kesildi ve ağır bakımda en az 80 hasta hayatını kaybetti. Alternatif bir güç çizgisi yapılsaydı can kaybı yaşanmayacaktı.
Deprem için ayrılan ödenekle hastane mi boyandı?
Hatay Eğitim ve Araştırma Hastanesi ağır hasar görürken, kent merkezindeki ek binası yıkıldı. Sekizi hemşire 72 insan hayatını kaybetti.
Binanın 2012’de alınan güçlendirme kararı vardı. Argümana nazaran ödenek ayrılmadığı için güçlendirilmedi.
Yıkılan Vilayet Sıhhat Müdürlüğü’nün ek binasında da güçlendirilmeye gidilmedi. Hatta sarsıntı dayanıklılık tespiti için ayrılan parayla binaların boyandığı tez ediliyor.
İnşaat işlerinden sorumlu Vilayet Sıhhat Müdür Yardımcısı M.S.’nin sıhhat memuru olduğu ve daha evvel acil serviste hasta kaydı yaptığı belirtiliyor. İnşaatla ilgili deneyimi olmayan M.S., sıhhat tesislerinin takibini yapıyor ve kararını veriyor.
İddia: Özel Defne açıldıktan sonra kat çıkıldı
Biri bebek olmak üzere, 14 hastanın vefata terk edildiği ortaya çıkan Özel Defne Hastanesi’nde teze nazaran, yöntemsiz yapılaşmaya gidildi.
Açılıştan sonra bodrum kata inilip burada radyasyon onkolojisi servisi açıldı.
İki kat ek yapıldı.
Önünde beş katlı bina çıkıldı.
Sonradan yapılan üst katlar, bodrum ve beş katlı blok için yapı kullanım müsaadesi alındı mı? Alındıysa hangi imar planına nazaran alındı? Bu yapıların binanın statiğini bozmuş olabileceği ileri sürülüyor.
Komşu komşunun onuruna de muhtaçmış!
Hatay Vilayet Sıhhat Müdürü Mustafa Hambolat görevinden ayrıldı. Sanmayın ki, başarısız olduğunu düşündüğü için…
AK Parti’den milletvekili olabilmek için istifasını sundu.
Şehirde 6 ve 20 Şubattaki zelzelelerde hizmet verebilen tek bir hastane kalmamışken, Hambolat’ın yaşamaktan utanacağı yerde, haritadan silinmiş Hatay’ı temsile kalkışması, arsızlık ve pişkinliğin tarihini yeni baştan yazması demek!
Bu, ancak AK Parti Türkiyesinde mümkündür.
Ne de olsa AFAD’ın Afetlere Müdahale Genel Müdürlüğü’nde, afet hakkındaki tüm bilgisi, ölenlerin ruhuna Yasin okumak olan ilahiyatçı İsmail Palakoğlu oturuyor.
AFAD, birinci 48 saatte enkaza enkaza bile ulaşamadı.
Palakoğlu, koltuğundan kıpırdıyor mu?
Hayır.
Çünkü kıraatle Yasin okuyor.
Daha ne yapsın?
Afet anında çadır satan Kızılay Başkanı Kerem Kınık, istifayı aklından geçiriyor mu?
Hiç!
Parasına bakıyor.
İl Sıhhat Müdürü Mustafa Hampolat’ın günahı ne?
O da öbür bütün liyakatsiz partizanlar ve müritler ordusu üzere, başarılı olduğuna inanıyor ve ödüllendirileceğini düşünüyor. Belki de Sağlık Bakanı olmak istiyordur.
Olsun, hakkıdır!
Bir tren kazasında 40 kişi öldüğü için Yunan Ulaştırma bakanı, “Milletim beni bağışlasın, helallik istiyorum” diyebileceği yerde istifayı bastı. Bir daha yaşayıp gördük ki, komşu komşunun sırf külüne değil, erdemine ve haysiyetine de muhtaçmış.
Az hasarlılara da kira yardımı yapılsın
Binlerce konuta ‘az hasarlı’ ve ‘oturulabilir’ raporu verildi. Lakin kentin haritadan silindiği ve sürdürülebilir bir hayatın kalmadığı Hatay’da, vatandaşın bu konutlarda yaşaması imkansız. Öğretmen Maruf Yazıcı, depremden sonra eşi ve iki çocuğuyla kenti terk etmek zorunda kaldığını yazıyor.
Bugün Mersin’deler.
Hatay’a kısa vakitte dönmeleri mümkün görünmüyor.
Yazıcı, oturdukları apartmana ‘az hasarlı’ raporu verildiğinden kira, taşınma ve konteyner yardımı yapılmadığını belirtiyor.
İşte, Yazıcı’nın Cumhurbaşkanlığı İrtibat Merkezi’ne gönderdiği dilekçe:
“Apartmanım az hasarlı diye, büyük ve müthiş bir felaketten sonra suyu, tuvaleti ve doğalgazı kullanılamayan, elektriği, marketi, kasabı, fırını, ekmeği, tuzu, yaşamak için gerekli hiçbir şeyi olmayan kentte, ‘Evin az hasarlı, taşınmana gerek yok’ deniliyor.
Çünkü az hasarlı ise taşınma, kira ve konteyner yardımı yok!
Bu imkansızlıklar içerisinde bir yıl kim meskeninde ömrünü sürdürebilir ki?
Depremin akabinde eşim ve iki çocuğumla Hatay’dan ayrıldım. Niğde, Ankara, İstanbul ve Yalova’da yardımseverlerin, tanıdıkların konutuna sığındık, her birinde birkaç gün geçirdik. Silifke’de arkadaşımın yazlığındayız.
Şu ana kadar Hatay’da 14 bine yakın artçı yaşandı.
Az hasarlılara verilen 10 bin TL’yi de yakıt yardımını da şimdi alamadım.
Kira, taşınma ve konteyner yardımından yararlanma hakkımız olmalı.”
DW Türkçe’nin faaliyet müsaadesi uzatılmadı
Türkiye’de, yabancı devletlere ilişkin yayın kuruluşlarının şubeleri var.
Kimi internet portalı, kimi radyo istasyonu.
Bunlar ortasında en çok Almanların Deutsche Welle Türkçe isimli internet haber portalı, AK Parti iktidarını öfkelendiriyor.
Geçen yıl televizyon yayıncılığı lisansı için müracaat yapmadığı gerekçesiyle DW Türkçe’nin internet erişimini engelledi.
DW Türkçe’ye o tarihten beri VPN’le ya da ayrıca linklerden erişiliyor.
Şimdi de DW Türkçe’nin yabancı şirket temsilciliği olarak ofis açmasını mümkün kılan çalışma müsaadesi uzatılmadı. İki yıllık çalışma müsaadesinin uzatılması için geçen şubatta Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’na başvuran DW Türkçe’ye faaliyet alanını yanlış seçtiği münasebeti gösterilerek, Cumhurbaşkanlığı Bağlantı Başkanlığı’nın görüşü doğrultusunda 10 gün evvel ret karşılığı verildi.
DW Türkçe, ay sonunda ofisini kapatıyor.
Muhabir ve editörleri takımlı ve sigortalı olarak değil, telifli formda içerik üretebilecek.